body; self

listen to the pronunciation of body; self
Englisch - Türkisch

Definition von body; self im Englisch Türkisch wörterbuch

butt
{i} izmarit

Kül tablasını boşalt, içi izmarit dolu. - Empty the ashtray, because it's full of cigarette butts.

Yangının nedeni onun sigara izmaritiydi. - The cause of the fire was his cigarette butt.

butt
süsmek
butt
bitişmek
butt
bitiştirmek
butt
{i}

O, kelebeklerin nasıl uçtuğunu gözledi? - She observed how butterflies fly.

Parlak kelebekler oradan oraya uçtu. - Brilliant butterflies flew hither and thither.

butt
kesmek
self-regulatory body
organizmanın yaşama koşullarını otomatik olarak ayarlayabilme yetisi
butt
göt
butt
{i} nişan
butt
{f} toslamak
butt
müdahale etmek
butt
{f} tos vurmak, süsmek, boynuzlamak
butt
{f} kafa atmak
butt
{i} sap
butt
bitişme
butt
{i} tos

Tom tostuna tereyağı sürdü. - Tom buttered his toast.

Sabahleyin tostumda bol tereyağını severim. - I like lots of butter on my toast in the morning.

butt
herhangi bir şeyin enli ucu veya sapı
butt
{i} alay konusu kimse
Englisch - Englisch
butt
body; self
Favoriten