Başarılarına rağmen, o çok mütevazidir ve onlar hakkında övünmez.
- Despite his achievements, he is very humble and doesn't boast about them.
Onun övünmelerini dinlemekten usandım.
- I'm tired of listening to his boasts.
Fransız palavralarına katlanmak zordur.
- It's hard to endure the boastings of the French.
O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.
- She boasted of having won the first prize.
O, iyi yüzebilmesiyle övünür.
- He boasts that he can swim well.
İsviçre birçok turistik yerlerle övünç duyuyor.
- Switzerland boasts many sights.
The hotel boasts one of the best views of the sea.