boşta zaman

listen to the pronunciation of boşta zaman
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) idle time
(Ticaret) The planned or actual time an operation is not engaged in run time, or the active production of a product. Idle time is typically scheduled, for setup, maintenance or other activities, or unscheduled due to lack of a required resource such as material
time in which one is inactive, time spent resting or relaxing
boş zaman
{i} leisure

I often spend my leisure time listening to the radio. - Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.

The busiest people have the most leisure. - En meşgul insanlar en fazla boş zamana sahiptirler.

boş zaman
spare time

Yuriko arranges flowers in her spare time. - Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.

I play the guitar in my spare time. - Boş zamanımda gitar çalarım.

boş zaman
idle time
boş zaman
free time

Tom decided to wait until Mary had some free time. - Tom Mary'nin biraz boş zamanı oluncaya kadar beklemeye karar verdi.

Tom doesn't have much free time. - Tom'un çok fazla boş zamanı yok.

boş zaman
freetime
boş zaman
spare hours
boş zaman
leisure time

I go hunting in my leisure time. - Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.

In her leisure time, she enjoys swimming and tennis. - Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.

boş zaman
a) spare time b) idle time
Türkisch - Türkisch

Definition von boşta zaman im Türkisch Türkisch wörterbuch

Boş zaman
(Osmanlı Dönemi) VAKT
boş zaman
Çalışarak geçirilen saatler dışında kalan süre
boşta zaman
Favoriten