boşta zaman

listen to the pronunciation of boşta zaman
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) idle time
(Ticaret) The planned or actual time an operation is not engaged in run time, or the active production of a product. Idle time is typically scheduled, for setup, maintenance or other activities, or unscheduled due to lack of a required resource such as material
time in which one is inactive, time spent resting or relaxing
boş zaman
{i} leisure

I hunt elk in my leisure-time. - Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.

He has no leisure for sport. - Onun spor için boş zamanı yok.

boş zaman
spare time

Yuriko arranges flowers in her spare time. - Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.

I play the guitar in my spare time. - Boş zamanımda gitar çalarım.

boş zaman
idle time
boş zaman
free time

Tom doesn't have much free time. - Tom'un çok fazla boş zamanı yok.

Tom decided to wait until Mary had some free time. - Tom Mary'nin biraz boş zamanı oluncaya kadar beklemeye karar verdi.

boş zaman
freetime
boş zaman
spare hours
boş zaman
leisure time

She doesn't seem to know what to do with her leisure time. - O, boş zamanında ne yapacağını biliyor gibi görünmüyor.

In her leisure time, she enjoys swimming and tennis. - Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.

boş zaman
a) spare time b) idle time
Türkisch - Türkisch

Definition von boşta zaman im Türkisch Türkisch wörterbuch

Boş zaman
(Osmanlı Dönemi) VAKT
boş zaman
Çalışarak geçirilen saatler dışında kalan süre
boşta zaman
Favoriten