a spare diet.
Kill me, if you please, or spare me.
Yuriko arranges flowers in her spare time.
- Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
What do you do in your spare time?
- Boş zamanında ne yaparsın?
I often spend my leisure time listening to the radio.
- Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.
In her leisure time, she enjoys swimming and tennis.
- Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.