Keskin olarak soğuktu.
- It was bitterly cold.
Aynanın karşısına oturdum ve acı acı ağladım.
- I sat before the mirror and wept bitterly.
O, kaynanasını gücendiren bir şey söylediği için için için pişman oldu.
- She bitterly regretted having said something that displeased her mother-in-law.
Bu baharatın acı bir tadı var.
- This seasoning has a bitter taste.
Acı şekilde ağladığını duymaya katlanamam.
- I can't abide hearing you cry so bitterly.
Hepimiz şiddetli soğuktan titriyorduk.
- We were all shaking from the bitter cold.
Ben şiddetli bir hayal kırıklığına uğradım.
- I was bitterly disappointed.
Bazı sert kışlar yaşadık.
- We've had some bitter winters.
Ben hiç sert değilim.
- I'm not bitter at all.
Keskin olarak soğuktu.
- It was bitterly cold.
Eğer hastaysan, bal acı tat verir.
- If you're sick, honey tastes bitter.
Kötü bir öksürüğüm vardı, bu yüzden acı reçete aldım.
- I had a bad cough, so I took the bitter medicine.
O, kahvenin acılığına dayanamadı.
- He couldn't stand the bitterness of the coffee.
Acılık ve intikam benim karakterimin bir parçası değildir. Hayat çok kısa. Bir insanın acılık ve intikam üzerine zaman harcamaması gerekir.
- Bitterness and revenge are not part of my character. Life's too short. One shouldn't spend time on bitterness and revenge.
Acılık ve intikam benim karakterimin bir parçası değildir. Hayat çok kısa. Bir insanın acılık ve intikam üzerine zaman harcamaması gerekir.
- Bitterness and revenge are not part of my character. Life's too short. One shouldn't spend time on bitterness and revenge.
The coffee was bitter.
They're bitter enemies.
A bitter wind blew from the north.
... debate vigorously and bitterly whether the standards of living in London in 1800 were ...