Do you talk to your plants?
- Bitkilerinle konuşur musun?
If it were not for plants, we wouldn't be able to live.
- Bitkiler olmasaydı, biz yaşayamazdık.
Several plants are commonly considered culinary vegetables despite being botanical fruits.
- Birçok bitkiler botanik meyve olmasına rağmen yaygın olarak mutfak sebzesi olarak kabul edilirler.
Would you like some herbal tea?
- Biraz bitkisel çay ister misin?
Tom poured himself cup of herbal tea.
- Tom kendisine bir fincan bitki çayı koydu.
There were only a few patches of vegetation near the river.
- Nehrin yakınındaki bitki örtüsünün sadece birkaç yaması vardı.
The animal cell has a greater percentage of proteins than the plant cell.
- Hayvan hücresi, bitki hücresinden daha büyük bir protein oranına sahiptir.
Before that, there was no plant life in this region.
- Bundan önce, bu bölgede bitki yaşamı yoktu.
In addition to water, sunshine is absolutely necessary for plant life.
- Bitki yaşamı için, suya ek olarak güneş ışığı kesinlikle gereklidir.
We should keep away from the poisonous plants.
- Zehirli bitkilerden uzak durmalıyız.
I think it's unlikely that plants feel pain.
- Bitkilerin acı hissetmesinin olası olmadığını düşünüyorum.