bitiştiren

listen to the pronunciation of bitiştiren
Türkisch - Englisch
conjunctive
of or relating to logical conjunction
{a} closely united, the mode of a verb
{i} word used to link together words or phrases (i.e. and or but)
{s} connective; of or pertaining to a conjunctive (word used to link together words or phrases)
Serving to unite; connecting together
relating to a conjunction
involving the joint activity of two or more; "the attack was met by the combined strength of two divisions"; "concerted action"; "the conjunct influence of fire and strong dring"; "the conjunctive focus of political opposition"; "a cooperative effort"; "a united effort"; "joint military activities"
an uninflected function word that serves to conjoin words or phrases or clauses or sentences
serving or tending to connect
Closely united
of a personal pronoun, used only in immediate conjunction with the verb of which the pronoun is the subject, such as French je or Irish sé
bitiş
ending

I don't like how the series is ending. - Dizinin bitiş şeklini beğenmiyorum.

I thought the ending was perfect. - Bitişin mükemmel olduğunu düşündüm.

bitiş
{i} termination
bitiş
finish

Tom looked hot and tired as he crossed the finish line. - Tom bitiş çizgisini geçerken sıcak ve yorgun görünüyordu.

Bob reached the finish line first. - Bob bitiş çizgisine ilk önce ulaştı.

bitiş
{i} expiry
bitiş
concluding
bitiş
(Bilgisayar) end by
bitiş
completion
bitiş
(Bilgisayar) end at
bitiş
(Bilgisayar) ending at
bitiş
character set
bitiş
(Bilgisayar) ends
bitiş
epilogue
bitiş
(Bilgisayar) until

Tom lived next door to us until three months ago. - Tom üç ay öncesine kadar bize bitişikte yaşadı.

bitiş
culmination
bitiş
(Bilgisayar) stop
bitiş
end

What will tomorrow be? The beginning or the end? - Yarın ne olacak? Başlangıç veya bitiş?

His death marks the end of a chapter in our history. - Onun ölümü tarihimizde bir dönemin bitişini gösterir.

bitiş
(Spor) finish line
bitiş
expiration
bitiş
end, finish
bitiş
finale
bitiş
ending, end, expiration; finish
bitiş
{i} adjoining

Sitting at the adjoining table was a German-speaking couple. - Bitişik masada oturan, Almanca konuşan bir çiftti.

Tom looked into the adjoining bedroom. - Tom, bitişik yatak odasına baktı.

Türkisch - Türkisch

Definition von bitiştiren im Türkisch Türkisch wörterbuch

bitiş
Bitme işi veya biçimi, bitme, sona erme: "Romanlarda olduğu gibi bir başlangıç, bir bitiş arzu ediyordu."- S. F. Abasıyanık
bitiş
Bitme işi veya biçimi, bitme, sona erme
bitiş
Karagöz ile Orta Oyununda oyunun son bölümü
bitiştiren
Favoriten