Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım.
- I had to bite my lip to prevent myself from laughing.
Aslan tavşanı bir lokmada yedi.
- The lion ate the rabbit in one bite.
Ben sadece bir lokma ekmek aldım.
- I only took a bite of bread.
Onun tadının nasıl olacağı hakkında meraklıydı, bu yüzden küçük bir ısırık aldı.
- He was curious about how it would taste, so he took a small bite.
Kolumun her tarafında sivrisinek ısırıkları var.
- I have mosquito bites all over my arm.
Havlayan köpek ısırmaz.
- A barking dog doesn't bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Barking dogs seldom bite.
Tetanoz aşısı köpek ısırmasından daha çok acıttı.
- The tetanus shot hurt more than the dog bite.
Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.
- Tom had to bite the bullet.
Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
- It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
Tom evine giderken yemek için bir iki lokma atıştırmak istedi.
- Tom wanted to grab a bite to eat on his way home.
Havlayan köpek ısırmaz.
- A barking dog doesn't bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Barking dogs seldom bite.
Sivrisinek sokmalarından kaşınıyorum. Herhangi bir merhemin var mı?
- I'm itching from mosquito bites. Do you have any ointment?
Yiyecek bir lokma alalım.
- Let's grab a bite to eat.
That's really a bite!.
That song is a bite of my song!.
He's biting my style.
Are the fish biting today?.
This music really bites.
I'll have a quick bite to quiet my stomach until dinner.
After just one night in the jungle I was covered with mosquito bites.