He carried off the first prize at the chess tournament.
- O, satranç turnuvasında birincilik ödülünü aldı.
To my great delight, he won the first prize.
- Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
The amateur singer won first in the talent show hands down.
- Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.
He carried off the first prize at the chess tournament.
- O, satranç turnuvasında birincilik ödülünü aldı.
Oh, Tae, this cheese is a winner!
- Oh, Tae, bu peynir bir birincidir!
I knew she would be the winner.
- Onun birinci olacağını biliyordum.
Tom moved up to first place.
- Tom birinci sıraya yükseldi.
Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
- Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine.
- Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi severler ama birincisi kırmızı şarap için içeriye girerken ikincisi birayı tercih eder.
It was a victory for the whole country when he finished first in the race.
- O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi.
Who's your primary physician?
- Birincil doktorun kim?
Some states select primary candidates by caucus, while others hold an election.
- Diğerleri bir seçim düzenlerken, bazı devletler parti yönetim kurulu tarafından birincil adaylar seçerler.