birikimsiz

listen to the pronunciation of birikimsiz
Türkisch - Englisch
noncumulative
Not having an accumulating right to receive dividends unpaid in previous periods
Not cumulative
{s} does not accumulate, does not collect
birikim
saving

Millions of persons lost all their savings. - Milyonlarca insan bütün birikimlerini kaybetti.

In an emergency you can fall back on your savings. - Acil bir durumda birikimlerine baş vurabilirsin.

birikim
{i} accumulation

A cloud is an accumulation of water vapour in the sky. - Bir bulut gökyüzünde su buharının bir birikimidir.

birikim
{i} deposit

I have a deposit of a thousand dollars here. - Burada 1000 dolarlık bir birikimim var.

birikim
(Biyokimya) retention
birikim
nest-egg
birikim
fund
birikim
reservoir
birikim
(Tıp) cumulation
birikim
acquis
birikim
conglomeration
birikim
savings

Doctors' bills really cut into our savings. - Doktor faturaları birikimlerimizi gerçekten azaltıyor.

Millions of people lost all their savings. - Milyonlarca insan bütün birikimlerini kaybetti.

birikim
build-up
birikim
(Pisikoloji, Ruhbilim) summation
birikim
accretion
birikim
nest egg
birikim
float
Birikim
repertoire
birikim
depot
birikim
accumulation, aggregation; deposition
birikim
the depositing of alluvium
birikim
accumulation, buildup, aggregation
birikim
backlog

Thanks to you, the backlog of tedious work has been completed. - Senin sayende, sıkıcı iş birikimi tamamlandı.

birikim
back demand
Türkisch - Türkisch

Definition von birikimsiz im Türkisch Türkisch wörterbuch

Birikim
repertuvar
birikim
Gözlemler, deneyler sonucu elde edilmiş şeylerin bütünü, deneyim: "Mimari birikim bazen bir kente köklü bir damga, bir özellik bırakıyor."- H. Taner
birikim
Toplumların kültürel varlıklarının gelişip genişlemesi ve uygarlık düzeyinin yükselmesi süreci
birikim
Mal ve paranın toplanıp çoğalma süreci
birikim
Herhangi bir aşınma sürecinde veya taşıma işi yapılırken alüvyonlu maddelerin bırakılması
birikim
Birikme, bir yerde toplanıp yığılma
birikim
Gözlemler, deneyler sonucu elde edilmiş şeylerin bütünü
birikim
Birikme, bir yerde toplanıp yığılma: "Kim bilir kaç olayın birikimiyle zifir gibi kararmıştı, içi."- T. Buğra
Englisch - Türkisch

Definition von birikimsiz im Englisch Türkisch wörterbuch

birikim
Background
birikimsiz
Favoriten