He's a saver, she's a spender; you think the marriage would be doomed but he keeps them from going into bankruptcy and she makes sure they have alot of fun.
Millions of persons lost all their savings.
- Milyonlarca insan bütün birikimlerini kaybetti.
His parents are saving for his college education.
- Ebeveynleri onun kolej eğitimi için birikim yapıyorlar.
A cloud is an accumulation of water vapour in the sky.
- Bir bulut gökyüzünde su buharının bir birikimidir.
I have a deposit of a thousand dollars here.
- Burada 1000 dolarlık bir birikimim var.
He added to his savings.
- O, birikimlerini topladı.
In an emergency you can fall back on your savings.
- Acil bir durumda birikimlerine baş vurabilirsin.
Thanks to you, the backlog of tedious work has been completed.
- Senin sayende, sıkıcı iş birikimi tamamlandı.