Somebody has broken this dish.
- Biri bu tabağı kırdı.
Somebody had drowned her in the bathtub.
- Biri onu küvette boğmuştu.
Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.
- Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
You may choose any of them.
- Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
- Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
Well, yes, but I don't want anyone to know.
- Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.
- Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.
There's not a living soul around here.
- Buralarda yaşayan biri yok.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey.
- Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.
Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.
- Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
- Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
I'd like you to try one of these cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemeni istiyorum.
I'd like to try one of those cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.
Tom is sitting in one of the chairs.
- Tom koltuklardan birisinde oturuyor.
Tom lost the sight in one of his eyes in a traffic accident.
- Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.
Here is a sample of the work of one of our workmen.
- İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.
His face reminded me of one of my friends in my senior high school days.
- Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.
The principal presented each of the graduates with diploma.
- Okul müdürü mezunların her birine diplomasını sundu.
Each person paid one thousand dollars.
- Her biri bin dolar ödedi.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
You may choose any of them.
- Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
None of us are perfect.
- Hiç birimiz mükemmel değiliz.
Any of them or none of them?
- Herhangi biri mi yoksa hiç biri mi?
None of us speak French.
- Hiç birimiz Fransızca bilmiyor.
None of us are perfect.
- Hiç birimiz mükemmel değiliz.
Neither of them looks happy.
- Onlardan hiç biri mutlu görünmüyor.
Which one do you think Tom will choose?
- Sence Tom hangi birini seçecek?
Which one do you think I should choose?
- Sence hangi birini seçmeliyim?
Every one of us is more or less interested in art.
- Her birimiz az çok sanatla ilgilenmektedir.
Every one of her songs was a hit.
- Onun şarkılarından her biri bir liste başıydı.
Well, yes, but I don't want anyone to know.
- Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
Tom asked if anybody knew anything about Mary.
- Tom herhangi birinin Mary hakkında bir şey bilip bilmediğini sordu.
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
Either of the two must go.
- İkisinden biri gitmeli.
I'll give you either of these stamps.
- Bu pulların ikisinden birini sana vereceğim.
One of the twins is alive, but the other is dead.
- İkizlerden biri hayatta, ancak diğer ölü.