Definition von birden im Türkisch Englisch wörterbuch
- suddenly
Tom's heart suddenly began to beat faster.
- Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
To our great surprise, he suddenly resigned.
- Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- suddenly, at once, short, bang, all of a sudden, all at once " ansızın, aniden; at a time, at the same time
- abruptly
- instantly
Instantly the girl saw her mother, she burst out crying.
- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- sudden
To our great surprise, he suddenly resigned.
- Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
- Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- rapid
- slap-bang
- in a flash
- all at once
Everything happened all at once.
- Her şey birdenbire oldu.
They began to run all at once.
- Hep birden koşmaya başladılar.
- in a while
- abrupt
- immediate
- at the same time
I prefer learning multiple languages at the same time.
- Aynı anda birden çok dil öğrenmeyi tercih ediyorum.
A mistake young people often make is to start learning too many languages at the same time, as they underestimate the difficulties and overestimate their own ability to learn them.
- Gençlerin sık yaptığı bir hata da; zorluklarını hafife alıp, kendi yeteneklerini de gözlerinde büyütürek aynı anda birçok dili birden öğrenmeye başlamaları.
- at a time
One can't do more than one thing at a time.
- Birisi bir seferde birden fazla şey yapamaz.
No one can do more than one thing at a time.
- Hiç kimse bir defada birden daha fazla şey yapamaz.
- short
After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
- Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- all of a sudden
All of a sudden, the fire alarm went off.
- Birdenbire yangın alarmı çalmaya başladı.
All of a sudden the sky became dark.
- Birdenbire gökyüzü karardı.
- at a stroke
- snap
- at one heat
- slap bang
- instantaneous
- at once
How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
- Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
All at once they began to laugh.
- Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.
- slap
- at once, suddenly
- pop
In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
- at a time, in one lot
- plump
- per saltum
- sharp
- instantaneously
- subito
- plunk
- birden fazla anlama gelen
- ambiguity
- birden fazla anlama gelme
- ambiguity
- birden çıkmak
- spring
- birden ..olmak
- wax
- birden akmak
- flush
- birden alev almak
- flare
- birden alevlenmek
- flare
- birden artmak
- boom
- birden başlamak
- break out
- birden başlamak
- burst out
- birden bir şeye başlamak
- break into
- birden bire
- immediate
- birden bire
- out of blue
- birden bire durmak (makine)
- die
- birden boşalma
- (Madencilik) inrush
- birden değişiveren
- erratic
- birden fazla anlama gelebilen
- ambiguous
- birden fazla boşluk
- (Bilgisayar) multiple spaces
- birden fazla hedef
- (Avcılık) multiple targets
- birden fazla organı etkileyen
- multiple
- birden fazla sayfa
- (Bilgisayar) multiple pages
- birden fazla sinyalin
- synchronization
- birden gelmek veya gözükmek
- (Askeri) pop-up
- birden hızla çekmek
- yank
- birden sertçe bırakıvermek
- flop
- birden çekerek
- twitching
- birden çok
- multiple
Tom claimed that his father had raped him on multiple occasions.
- Tom babasının birden çok kez ona tecavüz ettiğini iddia etti.
Tom has multiple talents.
- Tom'un birden çok yeteneği vardır.
- birden çok
- poly-
- birden çok
- multi
Tom claimed that his father had raped him on multiple occasions.
- Tom babasının birden çok kez ona tecavüz ettiğini iddia etti.
I prefer learning multiple languages at the same time.
- Aynı anda birden çok dil öğrenmeyi tercih ediyorum.
- birden çok bağlantı
- (Bilgisayar) multilink
- birden çok dil
- (Bilgisayar) multilingual
- birden çok kullanıcı
- (Bilgisayar) multiple users
- birden çok olan
- (Ticaret) multiple
- birden çok yavru doğurmak
- litter
- birden üstüne atılmak
- pounce at
- birden üstüne atılmak
- pounce on
- birden çekme
- yank
- birden çekilmek
- yank
- birden bire
- suddenly
Tom suddenly became very busy.
- Tom birden bire çok meşgul oldu.
I suddenly realized what was happening.
- Birden bire ne olduğunu fark ettim.
- birden yoğunluk kazanmak
- abrubtly/suddenly intensify
- birden aklına gelmek
- rush into one's mind
- birden aklından geçmek
- flash through one's mind
- birden artmak
- skyrocket
- birden artmak
- run up
- birden artmak
- shoot up
- birden açılmak
- fly open
- birden ağlamaya başlamak
- burst out crying
- birden ağlamaya başlamak
- burst into tears
- birden belirmek
- (Konuşma Dili) fly open
- birden bire belirmek
- pop-out
- birden biçim değiştirme
- instantaneous deformation
- birden biçim değiştirme
- instantaneous strain
- birden dolma
- rapid filling
- birden durmak
- stop short
- birden düşme
- slump
- birden düşmek
- slump
- birden fazla
- more than one
Tom certainly has had more than one job offer by now.
- Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.
Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
- Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- birden fazla alana etki eden
- multi-domain
- birden fazla açılır menü
- (Bilgisayar) multiple popup
- birden fazla birimden oluşan
- (İnşaat) multi-unit
- birden fazla dosya seçimi
- (Bilgisayar) multiple files selection
- birden fazla iletişim kuralı
- (Bilgisayar) multiprotocol
- birden fazla işi olmak
- pluralize
- birden fazla makamı olma
- plurality
- birden fazla makamı olma
- pluralism
- birden fazla pencere
- (Bilgisayar) multiple windows
- birden fazla seçeneği olmak
- have more than one string to one's bow
- birden fazla tedarıkçi
- multi-vendor
- birden fazla yolu olan
- multiway
- birden fazla yöntemi olan
- multiway
- birden fazla çizim
- (Bilgisayar) multiple plots
- birden gaza basmak
- put one's foot to the floor
- birden gelişen
- fulminating
- birden gelişen
- fulminant
- birden genişleme
- sudden expansion
- birden gerçeği anladım ki
- truth burst in me
- birden gerçeği anladım ki
- the truth burst upon me
- birden gerçeği anladım ki
- truth burst upon me
- birden gerçeği anladım ki
- the truth burst in upon me
- birden geçiş
- sudden transition
- birden girmek
- rush into
- birden görerek satın alan
- (Ticaret) impulse buyer
- birden hücum etmek
- burst on
- birden hızla yükselen
- skyrocketed
- birden hızla yükselme
- skyrocketing
- birden hızla çekme
- yanking
- birden içeriye girmek
- burst inward
- birden kapanma
- emergency shut down
- birden kapmak
- catch at
- birden kopma
- instantaneous rupture
- birden kırılma
- instantaneous rupture
- birden parlamak
- blaze up
- birden parlayan yıldız
- nova
- birden patlamalı kapçık
- (Madencilik) instantaneous blasting cap
- birden sinirlenmek
- fly into a rage
- birden söylemek
- snap out
- birden sıvılanma
- spontaneous liquefaction
- birden tutuşma
- deflagration
- birden yoğunluk kazanmak
- intensify suddenly
- birden yoğunluk kazanmak
- gain (a) sudden intensity
- birden yoğunluk kazanmak
- suddenly become intense
- birden yoğunluk kazanmak
- intensify abrubtly
- birden yoğunluk kazanmak
- suddenly intensify
- birden yoğunluk kazanmak
- suddenly become dense
- birden yükselme
- zoom
- birden yükselmek
- zoom
- birden zengin olan
- upstart
- birden zengin olan kimse
- upstart
- birden zengin olmuş
- arriviste
- birden çekme
- twitch
- birden çekmek
- whip out
- birden çekmek
- twitch
- birden çok ana makine
- (Bilgisayar) multiple hosts
- birden çok besleyicili
- (Bilgisayar) multifeeder
- birden çok bit ecc
- (Bilgisayar) multi-bit ecc
- birden çok bit hatası
- (Bilgisayar) multi-bit error
- birden çok değer
- (Bilgisayar) multiple values
- birden çok değerli
- (Bilgisayar) multi-valued
- birden çok hat
- (Bilgisayar) multiple lines
- birden çok konu başlığı
- (Bilgisayar) multiple titles
- birden çok kopyalı
- (Bilgisayar) multi instance
- birden çok nokta
- (Bilgisayar) multi-spot
- birden çok ortam
- (Bilgisayar) multiple media
- birden çok para kazanmak
- be in the money
- birden çok satır
- (Bilgisayar) multi-line
- birden çok spot
- (Bilgisayar) multi spot
- birden çok tarih
- (Bilgisayar) multiple dates
- birden çok yayın
- (Bilgisayar) multicasts
- birden çok yolculuk için indirimli tarifeler var mı
- Are there any discount fares for multiple trips
- birden çökme
- sudden sag
- birden öfkelenmek
- fly off the handle
- birden önce
- before one
Zero comes before one.
- Sıfır birden önce gelir.
Zero is what comes before one.
- Sıfır birden önce gelen şeydir.
- her yerde birden bulunan
- ubiquitous
- hepsi birden
- to a man
- hepsi birden
- all at once
- birden bire
- abruptly
- birden çok
- multiword
- duyguların birden değişmesi
- revulsion
- hep birden
- together
- hep birden
- at once
I can't invite all my friends at once.
- Bütün arkadaşlarımı hep birden davet edemem.
Everyone talked at once.
- Herkes hep birden konuştu.
- hep birden
- all at once
They began to run all at once.
- Hep birden koşmaya başladılar.
- hep birden
- all together
- hep birden
- with one voice
- hepsi birden sahneden çıkar
- exeuntomnes
- her yerde birden bulunma
- omnipresence
- iki dalda birden alınan şeref nişanı
- double first
- iki film birden
- double feature
- iki rolü birden oynamak
- double
- ritmi birden değiştirmek
- syncopate
- ritmin birden değişmesi
- syncopation
- sesin iki telde birden çalınması
- double stop
- yükseklere çıkıp birden inen heyecanlı tren
- roller coaster