bir yere

listen to the pronunciation of bir yere
Türkisch - Englisch
anywhere

Tom doesn't have to go anywhere. - Tom herhangi bir yere gitmek zorunda değildir.

Tom couldn't go anywhere without his dog. - Tom köpeği olmadan bir yere gidemedi.

someplace
somewhere

I want to go somewhere in Europe. - Avrupa'da bir yere gitmek istiyorum.

I put my lighter down somewhere and now I can't find it. - Ben çakmağı burada bir yere koydum ve şimdi onu bulamıyorum.

a) somewhere, someplace b) anywhere
away

Let's go somewhere far away. - Uzak bir yere gidelim.

Tom has some money stashed away. - Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.

a over
bir yere götürmek
take someone off
bir yere götürmek
take something off
bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
minister to a place (house, room, etc.)
bir yere gitmek
To go to a place
bir yere zorla girmek
broke in
bir yere adını veren kimse
eponym
bir yere kadar
so far
iyi bir yere saklamak
stash
başka bir yere göndermek
send away
bir yer
anywhere

Is there a telephone anywhere? - Herhangi bir yerde bir telefon var mı?

Tom says he thinks he could live anywhere. - Tom herhangi bir yerde yaşayabileceğini sandığını söylüyor.

hakim olmak (bir yere)
command
bir yer
somewhere

I saw her somewhere two years ago. - Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.

I thought we were going to go somewhere. - Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.

gözünü bir yere dikmek
have (sb) sights set on
aktarmak (bir başka yere)
transpose to
arabayı yolumun üstünde bir yere bırakabilir miyim
May I drop the car off at my destination
ayrı bir yere
apart
başka bir yere
somewhere else

Could you put this bag somewhere else? - Bu çantayı başka bir yere koyar mısın?

Tom can't afford to eat at that kind of restaurant so let's go somewhere else. - Tom o tür bir restoranda yemek yemeği göze alamaz bu yüzden başka bir yere gidelim.

başını bir yere bağlamak
to find (a person) a good job and save him from idleness
bir yer
nowhere

We're getting nowhere with these problems. - Bu sorunlarla bir yere varamıyoruz.

Tom was nowhere to be seen. - Tom görülecek bir yerde değildi.

bir çok yere gönderilmek üzere yazılmış
encyclical
bir çok yere gönderilmek üzere yazılmış
encyclic
giderek varmak (bir yere)
work up to
gizli bir yere saklamak
cache
güvenli bir yere gizlemek
stash
güvenli bir yere gizlemek
stash away
herhangi bir yere
whithersoever
iyi bir yere saklamak
stash away
kutsal bir yere koyma
shrining
kutsal bir yere koymak
inshrine
kutsal bir yere koymak
enshrining
kutsal bir yere koymak
enshrinement
kutsal bir yere koymak
enshrine
kutsal bir yere koyulmuş
shrined
rahatlayabileceğim bir yere gitmek istiyorum
I would like to go somewhere to relax
uygun bir yere yerleştirmek
niche
Englisch - Türkisch

Definition von bir yere im Englisch Türkisch wörterbuch

birini bir yere bırakmak
Drop someone to somewhere
bir yere
Favoriten