On the one hand, you are wrong, but on the other hand, I can't blame you for that.
- Bir taraftan, hatalısın ama diğer taraftan onun için seni suçlayamam.
On the one hand we suffered a heavy loss, but on the other hand we learned a great deal from the experience.
- Bir taraftan ağır kayıplar verdik fakat diğer taraftan deneyimden birçok şey öğrendik.
On one hand he praised my report, but on the other hand he criticized it.
- O, bir taraftan raporumu methetti diğer taraftan onu eleştirdi.