bir süre

listen to the pronunciation of bir süre
Türkisch - Englisch
for a while

For a while she did nothing but stare at me. - Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.

She pondered the question for a while. - Soruyu bir süre düşünüp taşındı.

awhile

I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile. - Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.

We're going to have good weather for awhile. - Bir süreliğine daha havalar güzel olacak.

awhile, for a time
for a time

For a time, things were peaceful. - Bir süre için her şey huzurlu idi.

He lived here for a time. - O, bir süre burada yaşadı.

a little while
once a while
a while

I want to leave these packages for a while. - Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.

She pondered the question for a while. - Soruyu bir süre düşünüp taşındı.

bir süre sonra
in time
bir süre önce
a while ago
bir süre için
for a while

I might be gone for a while. - Bir süre için gitmiş olabilirim.

I may be gone for a while. - Bir süre için gitmiş olabilirim.

bir süre için kalma
sojourn
bir süre için kurtulmak
stave off
bir süre için ölüm
suspended animation
bir süre içinde
for a space
bir süre kalmak
sojourn
uzun bir süre
quite a while
uzun bir süre
(deyim) a month of sundays
bir süre için
for some time

I asked for some time off. - Ben bir süre için izin istedim.

Peter has been trying to find a new apartment for some time. - Peter bir süre için yeni bir daire bulmak için çalışıyor.

Bir süre sonra
after a while

After a while, it grew dark. - Bir süre sonra, hava karardı.

They began to walk again after a while. - Bir süre sonra yeniden yürümeye başladılar.

belli bir süre için, geçici olarak
For a time, temporarily
bir süre sonra
after a period of time
bir süre sonra
sometime later
kisa bir süre
soon
kısa bir süre önce
A short while ago
belli bir süre
for a length of time
bir nefeslik süre
breathing
birsüre
for a little while
isabetten bir süre sonra patlayan bomba
delayed action bomb
itibaren üç aylık bir süre içinde
(Hukuk) within three months of the date of
kısa bir süre için
for the time
yedi yıllık bir süre
a span of seven years
bir süre
Favoriten