Tom got a little pie.
- Tom pastanın bir parçasını aldı.
Here's a little nugget of advice for you, Tom.
- İşte senin için bir parça tavsiye, Tom.
The air feels somewhat cold this morning.
- Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
- Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
I tried a piece of cake and it was delicious.
- Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
Tom brushed a bit of dirt off of his hat.
- Tom şapkasındaki bir parça kiri fırçaladı.
Save me some of that mutton. I'm starving for a bit of meat.
- Bana o koyun etinden biraz ayır. Bir parça et için açlıktan ölüyorum.
I think we've learned a little bit from Tom.
- Sanırım Tom'dan bir parça öğrendik.
Please turn up the AC a little bit.
- Lütfen AC'yi bir parça aç.
He brought me a piece of information.
- Bana bir parça bilgi getirdi.
I tried a piece of cake and it was delicious.
- Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
- Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
Save me some of that mutton. I'm starving for a bit of meat.
- Bana o koyun etinden biraz ayır. Bir parça et için açlıktan ölüyorum.
It's clear Tom doesn't have an ounce of humanity.
- Tom'un bir parça insanlığının olmadığı açık.
Persian Gulf is an element of historical identity of Iranian People.
- İran körfezi, İran halkındaki tarihsel kimliğin bir parçasıdır.
I thought I was part of the problem.
- Sorunun bir parçası olduğumu düşündüm.