The councilor tabled a number of controversial motions.
- Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.
- Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti.
Someone has brought us some grapes.
- Birisi bize bir miktar üzüm getirdi.
I had some money stolen yesterday.
- Ben dün bir miktar para çaldırdım.
There was only a little milk left in the bottle.
- Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.