That clock is one minute fast.
- O saat bir dakika ileri.
One minute has sixty seconds.
- Bir dakikada altmış saniye vardır.
Just a moment. Can I just finish?
- Bir dakika. Ben sadece bitirebilir miyim?
Just a moment. I haven't made up my mind.
- Bir dakika. Karar vermedim.
I asked her to wait a minute.
- Ona bir dakika beklemesini rica ettim.
Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing.
- Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.