Paris is the center of the world, in a way.
- Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
- Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
In a sense, it is true.
- Bir bakıma, o doğrudur.
In a sense you are right in refusing to join that club.
- Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.
We're cut from the same cloth, as it were.
- Birbirimize tıpa tıp benziyoruz, bir bakıma.
That was, as it were, part of the job.
- O, bir bakıma, işin parçasıydı.