One moment, they were arguing and the next they were kissing.
- Bir an kavga edip bir an öpüşüyorlardı.
Will you excuse us for one moment?
- Bize bir an için izin verir misin?
Tom stared at Mary for a moment wondering if there was something she wasn't telling him.
- Sanki onun ona söylemediği bir şey olup olmadığını merak ederek Tom bir an Mary'ye baktı.
May I bother you for a moment?
- Ben bir an için sizi rahatsız edebilir miyim?
Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
- Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
Tom says he wants to get married right away.
- Tom bir an önce evlenmek istediğini söylüyor.
I hope you will correct the situation immediately.
- Umarım durumu bir an önce düzeltirsin.
You'll be there in no time.
- Bir an önce orada olacaksın.
You should tell Tom as soon as possible.
- Bir an önce Tom'a söylemelisin.