Definition von bilmez im Türkisch Englisch wörterbuch
- ignorant
- (one) who does not know, ignorant
- innocent of
- unacquainted
- bilmez değilim
- i am not unaware that
- bitmek bilmez
- interminable
- bitmek bilmez
- unsparing
- doymak bilmez
- insatiable
- doymak bilmez iştah
- craving
- bil
- know
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
- doymak bilmez (iştah)
- keen
- kendini bilmez
- impertinent
- kendini bilmez
- presumptuous
- yorulmak nedir bilmez
- untiring
- bil
- knew
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
- bil
- {f} knowing
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
Knowing is nothing, imagination is everything.
- Bilmek bir şey değildir, hayal gücü her şeydir.
- bil
- {f} ken
Ken can play the violin, not to mention the guitar.
- Ken keman çalabilir, gitardan bahsetmeye bile gerek yok.
I invited Ken, Bill and Yumi.
- Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.
- bil
- cognize
- bil
- {f} known
The past can only be known, not changed. The future can only be changed, not known.
- Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.
The firm is known for its high-quality products.
- Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
- bil
- {f} kenning
- Ekmeği yiyen bilmez doğrayan bilir
- (Atasözü) One that toils feels the burnt
- aman bilmez
- grim; implacable
- baş bilmez unbroken
- (horse)
- doymak bilmez
- inappeasable
- doymak bilmez
- rapacious
- doymak bilmez iştah
- wolfish appetite
- durmak bilmez
- unstoppable
- eskime bilmez
- (Kanun) it will any amount of wear
- haddini bilmez
- presuming
- haddini bilmez
- arrogant
- haddini bilmez
- presumptuous
- hadini bilmez
- presumptuous, uppity
- hile hurda bilmez/si hurdası yok
- (Konuşma Dili) There is nothing tricky about him
- iyilik bilmez
- ungrateful
- kendini bilmez
- presumptuous, impertinent
- sarhoş ve kendini bilmez
- drunk and incapable
- sözünü bilmez
- tactless
- yorulmak bilmez
- unwearied
- yorulmak bilmez
- unwearying
- yorulmak bilmez
- indefatigable
- yorulmak bilmez
- weariless