I've never been good at riddles.
- Bilmecelerde hiç iyi olmadım.
I don't enjoy riddles.
- Ben bilmecelerden zevk almıyorum.
Only an audacious mind will be able to solve this riddle.
- Sadece atak bir zihin bu bilmeceyi çözebilecek.
It is no use trying to solve the riddle.
- Bilmeceyi çözmeye çalışmanın faydası yok.
She solved the puzzle with ease.
- O, bilmeceyi kolaylıkla çözdü.
I haven't solved the puzzle yet.
- Henüz bilmeceyi çözmedim.
The question of free will is a prickly conundrum to religion.
- Özgür irade sorunu din için bir dikenli bir bilmece.
Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.
- Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.