He was unconscious most of the time.
- Çoğu zaman bilinçsizdi.
He was found lying unconscious on the kitchen floor.
- O, mutfak zemininde bilinçsiz yatarken bulundu.
The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
- Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
Consciousness is a precondition of being.
- Bilinç varlığın ön koşuludur.
Tom never regained consciousness.
- Tom asla yeniden bilinç kazanmadı.
The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
- Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
Conscience is the knowledge that someone is watching.
- Bilinç birinin izlediği bilgidir.