You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine pachinko oynayarak tüm vaktini harcıyor.
She left without saying even a single word.
- Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
Nobody can do that as well as I can, not even Tom.
- Kimse bunu benim yapabildiğim kadar iyi yapamaz, Tom bile.
Nobody can do that as well as me, not even Tom.
- Kimse bunu benim kadar iyi yapamaz, Tom bile
You must do the work, even if you do not like it.
- Sevmeseniz bile, işi yapmanız gerekir.
Even if my house catches fire it would soon be put out.
- Evim yansa bile kısa sürede söndürülürdü.
Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
- Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
I shall return the books to him even though he doesn't need them.
- Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.
I haven't even looked at that yet.
- Ben daha ona bakmadım bile.
Tom had never even heard of that band at that time.
- Tom o zaman o bandoyu hiç duymadı bile.
Tom sat at the kitchen table, sharpening a knife.
- Tom bıçağı bilerken mutfak masasında oturdu.
Tom showed Mary how to sharpen a knife.
- Tom Mary'ye bir bıçağı nasıl bileyeceğini gösterdi.
Have you ever sharpened this knife?
- Bu bıçağı hiç biledin mi?
Tom sharpened the knives.
- Tom bıçakları biledi.
Even if you lose lakhs, stay honest.
- Yüz bin kaybetsen bile, dürüst kal.
The child does not even know how to add.
- Çocuk nasıl toplama yapılacağını bile bilmiyor.
Not even one taxi stopped.
- Bir taksi bile durmadı.
Tom bought a camera just a couple of days ago, but he's already lost it.
- Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.
It is already nine o'clock.
- Saat dokuz oldu bile.
It can be very cold here even in May.
- Mayısta bile burada hava çok soğuk olabilir.
Even when she's not wearing makeup, she's very beautiful.
- O, makyaj yapmadığı zaman bile, o çok güzeldir.
Safra kesesi safra üretir.
- The gallbladder produces bile.
Berbat safra kesesi ameliyatından sonra, hasta hem mecazi olarak hem de kelimenin tam anlamıyla, safra ile doluydu.
- After the botched gallbladder surgery, the patient was filled with bile, both figuratively and literally.