Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
She got married without her parents knowing it.
- O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
Ken didn't know what to say next.
- Ken gelecek defa ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Ken talks as if he knew everything.
- Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
Football is the most known sport in the world.
- Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?
O, ona arabasını sattı.
- Hun solgte sin bil til ham.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?