Bu ev, Peter'inki ile aynı büyüklüktedir.
- This house is about the same size as Peter's.
Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir.
- Asia is roughly four times the size of Europe.
Bu ayakkabılardan benim boyutumda olanından sizde var mı?
- Do you have these shoes in my size?
Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your book is double the size of mine.
Tokyo çok büyük bir şehirdir.
- Tokyo is a very big city.
Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.
- In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.
Fazla kazanmak için fazla risk almak zorundasın.
- You have to risk big in order to win big.
O ceket sizin için çok fazla büyük.
- That jacket is way too big for you.
Hatalı olduğunuzu kabul ettiğiniz için çok büyüksünüz.
- It's very big of you to admit you're wrong.
Yurt dışındaki Japon turistler çok para harcarlar.
- Japanese tourists abroad are big spenders.
Web kocaman bir hurdalıktır.
- The Web is a big junkyard.
İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.
- The cows looked big and docile.
Tom, doğru ebatta alyan anahtarı olmadığı için karyolanın montajını yapamadı.
- Tom couldn't assemble the bed because he didn't have the right sized Allen key.
Bu elbise, üç ebatta gelir.
- This dress comes in three sizes.
O, cüsseli, yavaş hareket eden bir adamdı.
- He was a big, slow-moving man.
Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir.
- Big men are not always strong.
Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım.
- Why did you wake me up to tell me something that big? Now, I'll never be able to concentrate on my work!
Önümüzdeki bu koca bina nedir?
- What is that big building in front of us?
Önümde koca bir haftam var.
- I've got a big week ahead of me.
Sami büyük bir şehre gitmek ve zengin ve de ünlü olmak istedi.
- Sami wanted to go to a big city and be rich and famous.
Mary'nin iri kahverengi gözleri var.
- Mary has big brown eyes.
Ken'in köpeği çok iri.
- Ken's dog is very big.
İnsanların kişisel bilgilerini almak ve satmak önemli bir sorun oluyor.
- The buying and selling of peoples' personal information is becoming a big issue.
Evet, bu hiç önemli değil.
- Yeah, it's no big deal.
Gosh, she is big!.
Kids should get help from big people if they want to use the kitchen.
Elephants are big animals, and they eat a lot.
That style is very big right now in Europe, especially among teenagers.
It's very popular these days.
- It's very big these days.
Walls are very popular these days.
- Walls are very big these days.
There were concerns about the ethics of big science.
What's so big about that? I do it all the time.
I tried to be the bigger person and just let it go, but I couldn't help myself.