Bu ev, Peter'inki ile aynı büyüklüktedir.
- This house is about the same size as Peter's.
Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir.
- Asia is roughly four times the size of Europe.
Bu ayakkabılardan benim boyutumda olanından sizde var mı?
- Do you have these shoes in my size?
Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
- A person's heart is approximately the same size as their fist.
Twitter İslâm'ın en büyük düşmanları arasındadır.
- Twitter is among the biggest enemies of Islam.
O bu şehirdeki en büyük oteldir.
- This is the biggest hotel in this city.
Fazla kazanmak için fazla risk almak zorundasın.
- You have to risk big in order to win big.
O ceket sizin için çok fazla büyük.
- That jacket is way too big for you.
Hatalı olduğunuzu kabul ettiğiniz için çok büyüksünüz.
- It's very big of you to admit you're wrong.
Tokyo çok büyük bir şehirdir.
- Tokyo is a very big city.
Tom Mary'nin sandvicinden kocaman bir lokma aldı.
- Tom took a big bite out of Mary's sandwich.
İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.
- The cows looked big and docile.
Tom, doğru ebatta alyan anahtarı olmadığı için karyolanın montajını yapamadı.
- Tom couldn't assemble the bed because he didn't have the right sized Allen key.
Onlar değişik ebatlarda üretilmektedir.
- They are manufactured in various sizes.
O, cüsseli, yavaş hareket eden bir adamdı.
- He was a big, slow-moving man.
Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir.
- Big men are not always strong.
Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım.
- Why did you wake me up to tell me something that big? Now, I'll never be able to concentrate on my work!
Önümde koca bir haftam var.
- I've got a big week ahead of me.
Önümüzdeki bu koca bina nedir?
- What is that big building in front of us?
Sami büyük bir şehre gitmek ve zengin ve de ünlü olmak istedi.
- Sami wanted to go to a big city and be rich and famous.
Ken'in köpeği çok iri.
- Ken's dog is very big.
Mary'nin iri kahverengi gözleri var.
- Mary has big brown eyes.
İnsanların kişisel bilgilerini almak ve satmak önemli bir sorun oluyor.
- The buying and selling of peoples' personal information is becoming a big issue.
Gitmek istersen o zaman git. Gitmek istemezsen bu hiç önemli bir şey değil.
- If you want to go, then go. If you don't want to, then it's no big deal.
Gosh, she is big!.
Kids should get help from big people if they want to use the kitchen.
Elephants are big animals, and they eat a lot.
That style is very big right now in Europe, especially among teenagers.
It's very popular these days.
- It's very big these days.
Walls are very popular these days.
- Walls are very big these days.
There were concerns about the ethics of big science.
What's so big about that? I do it all the time.
I tried to be the bigger person and just let it go, but I couldn't help myself.