Tom'un evi Mary'ninkiyle hemen hemen aynı büyüklükte.
- Tom's house is about the same size as Mary's.
Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik.
- We arranged the books according to size.
Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your book is double the size of mine.
Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your room is twice the size of mine.
Büyük bir hataydı ki, o caydı.
- He broke his promise, which was a big mistake.
O bu şehirdeki en büyük oteldir.
- This is the biggest hotel in this city.
Bu, kendini daha fazla korumaya çalışırsan, sadece daha büyük hatalar yapacaksın anlamına gelir.
- This means that if you try to protect yourself too much, you will only make bigger mistakes.
O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.
- It's not such a big problem. You're worrying way too much.
Yurt dışındaki Japon turistler çok para harcarlar.
- Japanese tourists abroad are big spenders.
Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır.
- This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.
Tom Mary'nin sandvicinden kocaman bir lokma aldı.
- Tom took a big bite out of Mary's sandwich.
Tom, Mary'ye kocaman bir gülücük verdi.
- Tom gave Mary a big smile.
Onlar değişik ebatlarda üretilmektedir.
- They are manufactured in various sizes.
Bu elbise, üç ebatta gelir.
- This dress comes in three sizes.
Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir.
- Big men are not always strong.
O, cüsseli, yavaş hareket eden bir adamdı.
- He was a big, slow-moving man.
Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım.
- Why did you wake me up to tell me something that big? Now, I'll never be able to concentrate on my work!
İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.
- The cows looked big and docile.
Önümüzdeki bu koca bina nedir?
- What is that big building in front of us?
Sami büyük bir şehre gitmek ve zengin ve de ünlü olmak istedi.
- Sami wanted to go to a big city and be rich and famous.
Mary'nin iri kahverengi gözleri var.
- Mary has big brown eyes.
Ken'in köpeği çok iri.
- Ken's dog is very big.
Yakıt tasarrufu bu arabanın önemli bir avantajıdır.
- Fuel economy is a big advantage of this car.
Evet, bu hiç önemli değil.
- Yeah, it's no big deal.
Gosh, she is big!.
Kids should get help from big people if they want to use the kitchen.
Elephants are big animals, and they eat a lot.
That style is very big right now in Europe, especially among teenagers.
Walls are very popular these days.
- Walls are very big these days.
It's very popular these days.
- It's very big these days.
There were concerns about the ethics of big science.
What's so big about that? I do it all the time.
I tried to be the bigger person and just let it go, but I couldn't help myself.