bewertet

listen to the pronunciation of bewertet
Deutsch - Türkisch
beğenilenler
değerlendirilmiş
değerlendirilen
Englisch - Türkisch

Definition von bewertet im Englisch Türkisch wörterbuch

valued
{s} saygın
assessed
(Ticaret) vergi değeri bulunmuş
marks
markalar
priced
(Ticaret) fiyatlandırılan
valued
{s} kıymetli

Sağlık, hastalık gelene kadar kıymetli değildir. - Health is not valued till sickness comes.

values
(Bilgisayar) değer

Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız. - Tom and I don't share the same values.

O sağlığa zenginliğin üzerinde değer verir. - She values health above wealth.

priced
{f} fiyatlandır

İstediğim ceket üç yüz dolara fiyatlandırıldı. - The coat I wanted was priced at three hundred dollars.

valued
değerli

Hiçbir şey zamandan daha değerli değildir fakat hiçbir şey daha az değerli değildir. - Nothing is more valuable than time, but nothing is less valued.

Hastalık gelene kadar sağlık değerli değildir. - Health is not valued until sickness comes.

marks
izler

O kalemin ucunda diş izleri var. - There are teeth marks on the end of that pencil.

Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı. - The pregnancy left her with stretch marks.

values
(Bilgisayar) değerleri

Aynı değerleri paylaşmıyoruz. - We don't share the same values.

Mary ahlaki değerlerini reddetti ve bir hiççi oldu. - Mary renounced her moral values and became a nihilist.

marks
işaretler

Soru işaretlerini emin olduğunuz yere koyun. - Put question marks where you're sure.

Tırnak işaretlerinin nasıl kullanılacağını bilmiyorum. - I don't know how to use quotation marks.

priced
fiyatlandirilan
values
değerler

Muhtemelen Başbakan, dinî değerlere dayalı siyaseti kast ediyordur. - Probably, the prime minister means 'politics based on religious values.'

Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız. - Tom and I don't share the same values.

values
sosyal değerler
valued
belirli bir kıymeti olan