betragen

listen to the pronunciation of betragen
Englisch - Türkisch

Definition von betragen im Englisch Türkisch wörterbuch

behaviour
{i} davranış

Davranışı sıradışıydı. - Her behaviour was out of the ordinary.

Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar. - Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.

behavior
davranış

Onun davranışı arkadaşlarının çoğunu hayal kırıklığına uğrattı. - His behavior disappointed many of his friends.

Onun davranışı, benim hatırladığım gibi, çok kötüydü. - His behavior, as I remember, was very bad.

behavior
{i} tavır

Onun küstah tavırlarına dayanamadım. - I couldn't put up with her arrogant behavior.

Onun kendini beğenmiş tavırları kırıcı. - His smug behavior is offensive.

behavior
{i} tutum
behaviour
{i} hareket tarzı
behavior
davranış tarzı
behavior
{i} hareket

Bu hareketin, kadınların davranışları üzerine büyük bir etkisi vardı. - This movement had a great impact on the behavior of women.

behavior
(Tıp) behavyor
behaviour
tavır
behaviour
hareket
behavior
{i} hareket tarzı
behaviour
{i} tutum

Çocuğun okul arkadaşlarına karşı davranışı ve tutumu ibret vericiydi. - The child's behaviour and attitude towards his fellow students was exemplary.