Babana en iyi dileklerimle.
- Best regards to your father.
Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
- In my opinion, German is the best language in the world.
Bizim restoran en iyisidir.
- Our restaurant is the best.
Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.
- It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.
Tom'un yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- Is this the best Tom can do?
Tom yapabileceğinin en iyisini yapıyor.
- Tom does the best he can.
Bestecilerden hangisini en çok seviyorsun?
- Which of the composers do you like best?
En çok sevdiğin birini al, hangisi olursa olsun.
- Take the one you like best, whichever it is.
En fazla üç saat satın aldık.
- We've bought three hours at best.
En iyi biçimde sonuçlanmasını umuyoruz.
- We're hoping for the best.
Zaman çok değerli bir şeydir, bu yüzden onu en iyi şekilde kullanmamız gerekir.
- Time is a precious thing, so we should make the best use of it.
Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı.
- Tom did the job to the best of his ability.
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll do my best to pass the examination.
Sizinle temasa geçmek için en iyi yol hangisidir?
- What's the best way to get in touch with you?
You did not win because I was sloppy. You bested me, Uncle. I've never seen you fight like that before.”.
I did my best.