Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Benim en iyi dostum bir kitaptır.
- My best friend is a book.
Babana en iyi dileklerimle.
- Best regards to your father.
İstakoz ciğeri toksik olabilir, onu yememek en iyisidir.
- Lobster tomalley can be toxic and it's best not to eat it.
Bizim restoran en iyisidir.
- Our restaurant is the best.
Tom'un yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- Is this the best Tom can do?
Tom yapabileceğinin en iyisini yapıyor.
- Tom does the best he can.
En çok hangi konuları seversin?
- What subjects do you like the best?
Bestecilerden hangisini en çok seviyorsun?
- Which of the composers do you like best?
En fazla üç saat satın aldık.
- We've bought three hours at best.
En iyi biçimde sonuçlanmasını umuyoruz.
- We're hoping for the best.
Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı.
- Tom did the job the best he could.
O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- He made the best of the opportunity.
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I will do my best to pass the examination.
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll do my best to pass the examination.
Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.
- Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.
Tom kuyu suyunu kaynattı böylece o içmesi güvenli olacaktı.
- Tom boiled the well water so it would be safe to drink.
Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.
- At last a good idea struck me.
Gerçekten güzel koktu.
- It smelled really good.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
İyi akşamlar, nasılsın?
- Good evening, how are you?
Bu kravat sana çok iyi uyuyor.
- That tie suits you very well.
John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.
- John can't speak French well.
Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur.
- The Siberian Railway is at once the longest and best known railway in the world.
Babana en iyi dileklerimle.
- Best regards to your father.
Manhattan New York'ta en iyi bilinen ilçedir.
- Manhattan is the best-known borough in New York.
Onun yeni romanı çoksatar oldu.
- Her new novel has become a best seller.
İyi bir yer alabilmek için Tom erken geldi.
- Tom showed up early so he could get a good seat.
Daha az sayıda işçi eşya satın alacak paralı daha az sayıda insan anlamına geliyordu.
- Fewer workers meant fewer people with money to buy goods.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Bugün kendini iyi hissetmiyorsan evde kalman gerekir.Hayır, hayır. Ben iyi olacağım
- If you're not feeling good today you should stay home No, no. I'll be fine.
Bugün yaptığın hayır yarın unutulacaktır. Ancak hayır yap.
- The good you do today will be forgotten tomorrow. However, do good.
Bu petrol kuyusu günde 100 varilden daha fazla üretiyor.
- This oil well produces more than 100 barrels per day.
Bu petrol kuyusu beni zengin edecek.
- This oil well is going to make me rich.
İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
Mariko İngilizceyi güzel konuşur.
- Mariko speaks English well.
Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar.
- Sports make us healthy in mind as well as in body.
Hasta da olsa sağlıklı olsa o her zaman mutludur.
- Whether sick or well, she is always cheerful.
Balık yemek sağlığın için yararlıdır.
- Eating fish is good for your health.
Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
- The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
Gıda ve giyim tezgahlarındaki ürünler çok ucuz.
- Goods at the food and clothing stalls were very cheap.
Seri imalat birçok ürünün fiyatını düşürdü.
- Mass production reduced the price of many goods.
Ben bu küçük odayla ilgili en iyisini yapmak zorundayım.
- I have to make the best of that small room.
Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım.
- I will do my duty to the best of my ability.
Bir şeye odaklan ve onu iyi yap.
- Focus on one thing and do it well.
Bizimle her şey iyidir.
- Everything is well with us.
Aferin böyle devam et, Tom.
- Keep up the good work, Tom.
Haydi, Spot. Yuvarlan. Aferin oğluma!
- Come on, Spot. Roll over. That's a good boy!
Sağlıklı kalabildiğim sürece uzun yaşamak isterim.
- I want to live as long as I can stay in good health.
O, birkaç yıldır sağlıklı değil.
- He has not been in good health for some years.
Birey, devletin menfaati için mevcut değildir.
- The individual does not exist for the good of the State.
Tom, acentenin menfaatı icabı işi bırakmalıdır.
- Tom should quit for the good of the agency.
Onun Mahjong'da çok iyi olduğunu duydum.
- I hear he is good at mahjong.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.
- I made a good profit by selling my car.
Farklı ülkeler, pek çok mal ithal etmektedirler.
- Different countries import many goods.
İthalat malları yüksek vergilere tabidir.
- Import goods are subject to high taxes.
Pekala, Tom'a veda öpücüğü vermeyecek misin?
- Well, aren't you going to kiss Tom goodbye?
Çok güzel!Çok başarılı bir iş çıkardın.
- Very good! You did an excellent job.
Tom bugün gerçekten iyi iş çıkardı.
- Tom really did a good job today.
Sabah erken kalkmak sağlığın için faydalıdır.
- It's good for your health to get up early in the morning.
Sigara içmek sağlık için faydalı değildir.
- Smoking is not good for the health.
O, konuşma sanatında yeteneklidir.
- He has a good art of talking.
Bu neredeyse doğru olamayacak kadar çok iyi
- It's almost too good to be true.
Sorun neredeyse çözüldü.
- The problem is as good as settled.
Taze meyve, sizin için iyidir.
- Fresh fruit is good for you.
Taze hava sağlıklı olmak için gereklidir.
- Fresh air is necessary to good health.
Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
- The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
O, bu bilgileri yararlı kullanıma sundu.
- He put this information to good use.
Bilimsel bilginin her artışıyla insanın kötülük için gücü iyilik için gücü gibi aynı oranda artırılır.
- With every increase of scientific knowledge, man's power for evil is increased in the same proportion as his power for good.
Kötülüğe karşı iyilik yap.
- Render good for evil.
İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız.
- If you want to do good work, you should use the proper tools.
Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.
- The house looked good; moreover, the price was right.
Pekala, onu seviyor musunuz?
- Well, do you like it?
Pekâlâ, şimdilik işe yarar.
- Well, it'll do for the time being.
Şimdiye kadar her şey yolunda gidiyor.
- So far everything has been going well.
Şimdilik her şey yolunda gidiyor.
- As yet, everything has been going well.
Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
- Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
- To my surprise, she spoke English very well.
Tom sorunun tamamen farkındadır.
- Tom is well aware of the problem.
Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.
- Tom can understand perfectly well.
Ben bütün iyileri tattım, ve sağlıklı olmaktan daha iyisini bulmadım.
- I tasted all goods, and didn't find better than good health.
Tom ve Mary birbirlerine karşı iyiler.
- Tom and Mary are good for each other.
O iyi bir yaşam sağlamaktadır.
- She makes a good living.
O, fon sağlamada iyidir.
- He's good at fund raising.
Çok güzel!Çok başarılı bir iş çıkardın.
- Very good! You did an excellent job.
Çocuklar okulda başarılı olsunlar diye çok stres altına sokuluyor, ama kendi iyilikleri için.
- There's so much stress put on kids to perform well in school, but with good reason.
O kesinlikle iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow for sure, but not trustworthy.
Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.
Öğretmenimizin havası yerinde.
- Our teacher is in a good mood.
Bütün ailemin sağlığı yerinde.
- My family are all in good health.
You did not win because I was sloppy. You bested me, Uncle. I've never seen you fight like that before.”.
I did my best.
I think your best bet would be to book the Italian tour for the end of June.
A rubber consists of the best of three games, unless one side wins the first two games.
He was listening to The Best of the Pink Floyd, smoking a joint.
That movie was both hilarious and touching; it was the best of both worlds.
He proved the best of the bunch. He deserved better than being frozen like a Popsicle under that glacier.
1. Now children, I want you all to be on your best behaviour when grandma arrives.
2. I'd just met his parents for the first time so I was on my best behaviour.
More than 250 people, most of them African-American churchgoers dressed in their Sunday best, erupted in screams when the presidential motorcade turned onto the street.
We tried to make our lives comfortable as best we could.
I didn't win the contest, but I sure gave it my best shot.
a good amount of seeds.
The bread is still good.
Good Friday.
The soup is good and hot.
The one thing that we can't do...is throw out the baby with the bathwater.... We know our process works pretty darn good and, uh, it’s really sparked this amazing phenomenon of this...high-quality website.
a good worker.
Walking is good for you.
The flashlight batteries are still good.
a good job.
The car was a good ten miles away.
all in good time.
Eat a good dinner so you will be ready for the big game tomorrow.
When we are happy, we are always good, but when we are good, we are not always happy.
And baby did his level best to say it for he was very intelligent for eleven months everyone said and big for his age and the picture of health.
... I want to make sure that my kid gets the best education possible." ...
... Maybe the best thing to do is just show you. ...