Her nadir şey pahalıdır, ayrıca ucuz bir at enderdir, bu nedenle ucuz at pahalıdır.
- Every rare thing is expensive, besides a cheap horse is rare, therefore a cheap horse is expensive.
Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.
Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.
- There was no one in the room besides Mary and John.
Şimdi çok geç oldu. Üstelik, yağmur yağmaya başlıyor.
- It's too late now. Besides, it's starting to rain.
Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
- Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.
- Besides being a surgeon, he was a famous writer.
İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
- He speaks two languages besides English.
Bunun yanında işşizlik artıyor.
- Besides that, unemployment is increasing.
Anne bebeğinin yanında yatakta yatıyordu.
- The mother lay beside her baby on the bed.
Masanın yanındaki ne?
- What's beside the desk?
O onun yanına diz çöktü ve onun adının ne olduğunu sordu.
- She knelt beside him and asked him what his name was.
Senin yanına oturabilir miyim?
- Can I sit beside you?
Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.
Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
- Is anyone coming besides your friends?
Tom'un dışında başka biri var mıydı?
- Was there anybody else besides Tom?
Orada benden başka kimse yoktu.
- There was no one there besides me.
I don't want to go anywhere besides India.
... performing and you're in between gigs besides writing songs like you do. So I guess the ...
... DAVID DRUMMOND: Besides watching it. ...