Tom kesinlikle polisin bize verdiği tanıma uyuyor.
- Tom certainly fits the description that the police gave us.
Manzara kelimelerle tanımlanamıyordu.
- The scenery was beyond description.
Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.
- The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears.
Tom'un açıklaması doğruydu.
- Tom's description was accurate.
1917 yılında, Albert Einstein Genel Görelilik Teorisine dayalı evrenin bir açıklamasını önerdi.
- In 1917, Albert Einstein proposed a description of the universe based on his Theory of General Relativity.
Sami polise şüphelinin bir eşkalini verdi.
- Sami gave police a description of the suspect.
Betimleme, bir şirketin tescilli ticari markasını ihlal etti.
- The depiction violated a company's registered trademark.
Bu çok kinayeli bir açıklama.
- It's a very allegorical description.
Görüş, açıklamanın ötesinde görkemli oldu.
- The sight was splendid beyond description.