Definition von benzeri im Türkisch Englisch wörterbuch
- kind of
- similar
We are so similar and so different at the same time.
- Biz çok benzeriz ve aynı zamanda çok farklıyız.
We're actually quite similar.
- Biz aslında oldukça benzeriz.
- (deyim) and so forth
The costumes were red, pink, blue, and so forth.
- Kostümler kırmızı, pembe, mavi ve benzeriydi.
He asked me my age, my name, my address, and so forth.
- O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.
- like
I am like my brother.
- Ben erkek kardeşime benzerim.
I ate different fruits like apples and bananas and such. I also ate two potatoes.
- Ben elma ve muz ve benzeri farklı meyveler yedim. Ayrıca iki patates yedim.
- spitting image of
They are the spitting image of one another.
- Onlar birbirlerinin benzeri.
- very image of
- of any such kind
- quasi
- suchlike
- reminiscent
- benzeri yaşanmamış
- unprecedented
- benzeri ürünler
- related products
- benzeri durumlar
- similar cases
- benzeri ile tedavi yöntemi
- homeopathy
- benzeri ile tedavi yöntemi
- homoeopathy [Brit.]
- benzeri olan
- precedent
- benzeri olmayan
- unparalleled
- benzeri olmayan
- unexampled
- benzeri yaşanmış
- precedented
- benzeri şeyler
- suchlike
- bezik benzeri bir oyun
- pinochle
- bezik benzeri bir oyun
- pinocle
- eşi benzeri görülmemiş
- unprecedented
This is an unprecedented gesture.
- Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.
The price jump was unprecedented.
- Fiyat atlaması eşi benzeri görülmemişti.
- kızılcık benzeri ağaç
- dogwood
- lokma benzeri tatlı
- doughnut
- geyik benzeri hayvan
- deer
- heykel veya benzeri için oyuk
- niche
- kartal benzeri
- aquiline
- mum benzeri
- (Gıda) wax
- nakit benzeri değerler
- (Ticaret) cash equivalents
- tenis benzeri bir oyun
- (Spor) badminton
- ve benzeri gibi
- and so on
- ve benzeri şeyler
- and so on
The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
- Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.
You must buy milk, eggs, butter, and so on.
- Süt, yumurta, tereyağı ve benzeri şeyleri satın almalısınız.
- sermaye benzeri kredi
- (Finans) Subordinated loan
- tarife benzeri engeller
- (Ticaret) para-tariff barriers
- basamak-benzeri dizilme
- (Jeoloji) en échelon
- bilardo benzeri bir oyun
- bagatelle
- birincil sermaye benzeri borç
- (Ticaret) primary subordinated debt
- buldok benzeri küçük köpek
- pug
- buldok benzeri küçük köpek
- pug dog
- dama benzeri bir oyun
- ludo
- disk-benzeri
- (Jeoloji) discoid
- eğreltiotu benzeri
- ferny
- eşi (benzeri) olmamak
- to be unique
- eşi benzeri görülmemiş
- unheard-of
- eşi benzeri olmamak
- not to be equal
- eşi benzeri olmayan
- matchless
- eşi benzeri olmayan
- (Hukuk) unprecedented
- fare benzeri yediuyur
- (Hayvan Bilim, Zooloji) mouse-tailed dormouse
- frengi benzeri cinsel ilişki yoluyla geçen bulaşıcı bir hast
- frambesia
- glukoz benzeri
- (Biyoloji) glucosic
- glukoz benzeri
- (Biyoloji) glucosidic
- glukoz benzeri
- (Biyoloji) glucosidical
- hisse senedi benzeri
- (Ticaret) quasi-equity
- hiyeroglif benzeri el yazısı
- demotic characters
- hokey benzeri oyun
- hurley
- hokey benzeri top oyunu
- lacrosse
- iğne-benzeri
- (Jeoloji) acicular
- kanun benzeri
- lawlike
- karabuğday benzeri bir ot
- dock
- kedigillerden jaguar benzeri bir hayvan
- catamount
- kene benzeri
- (Hayvan Bilim, Zooloji) ixodoid
- kese benzeri
- saclike
- kore benzeri hareketler
- (Pisikoloji, Ruhbilim) choreiform movements
- kızılcık benzeri bir meyve
- cranberry
- kızılcık benzeri bir tür ağaç
- dogwood
- leopar benzeri bir yabani kedi
- cheetah
- libido benzeri
- (Pisikoloji, Ruhbilim) libido analog
- mamut benzeri fil
- mastodon
- meşin benzeri kâğıt
- leatherette
- mika benzeri
- micaceous
- morina benzeri bir tür balık
- pollack
- oval benzeri
- (Bilgisayar) implied oval
- rant benzeri
- (Ticaret) quasi rent
- sifilis benzeri bulaşıcı hastalık
- frambesia
- sivrisinek benzeri kurtçuklar
- (Hayvan Bilim, Zooloji) grubworm
- tahıl benzeri
- frumentaceous
- tarak (istiridye benzeri canlı
- scallop
- tarife benzeri faktörler
- (Ticaret) tariff like factors
- tifo benzeri
- (Tıp) typhoidal
- tıpatıp benzeri
- ringer
Tom is a dead ringer for John.
- Tom John'un tıpatıp benzeri.
- tıpatıp benzeri
- dead ringer
Tom is a dead ringer for John.
- Tom John'un tıpatıp benzeri.
- tıpatıp benzeri
- carbon copy
- uluslar arası hukuk benzeri hukuk
- (Hukuk) quasi-international law
- ve benzeri
- and so on
We ate sandwiches, cakes, and so on.
- Sandviçler, kekler ve benzeri şeyler yedik.
The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
- Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.
- ve benzeri
- et cetera
- ve benzeri gibi
- etc
- ve benzeri şeyler
- and so on, and what not
- yoğurt benzeri yiyecek
- junket
- yılancık benzeri cilt hastalığı
- erysipeloid
- yıldız benzeri
- quasi stellar
- zargana benzeri bir balık
- snook