We're actually quite similar.
- Biz aslında oldukça benzeriz.
Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
The costumes were red, pink, blue, and so forth.
- Kostümler kırmızı, pembe, mavi ve benzeriydi.
He asked me my age, my name, my address, and so forth.
- O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.
I ate different fruits like apples and bananas and such. I also ate two potatoes.
- Ben elma ve muz ve benzeri farklı meyveler yedim. Ayrıca iki patates yedim.
I am like my brother.
- Ben erkek kardeşime benzerim.
They are the spitting image of one another.
- Onlar birbirlerinin benzeri.
The price jump was unprecedented.
- Fiyat atlaması eşi benzeri görülmemişti.
This is an unprecedented gesture.
- Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.
You must buy milk, eggs, butter, and so on.
- Süt, yumurta, tereyağı ve benzeri şeyleri satın almalısınız.
We ate sandwiches, cakes, and so on.
- Sandviçler, kekler ve benzeri şeyler yedik.
Tom is a dead ringer for John.
- Tom John'un tıpatıp benzeri.
Tom is a dead ringer for John.
- Tom John'un tıpatıp benzeri.
You must buy milk, eggs, butter, and so on.
- Süt, yumurta, tereyağı ve benzeri şeyleri satın almalısınız.
She has many hobbies, cooking, knitting, gardening, collecting stamps, and so on.
- Yemek yapmak, örgü örmek, bahçıvanlık, pul toplamak ve benzeri birçok hobileri vardır.