I can only speak for myself.
- Ben sadece kendim adıma konuşabilirim.
I made this clothing myself.
- Bu giysiyi ben kendim yaptım.
You live in Rome? Me too!
- Sen Roma'da mı yaşıyorsun? Ben de!
Do you like to travel? Me too.
- Seyahat etmeyi sever misin? Ben de.
I'm going and that's that.
- Ben gidiyorum ve hepsi bu kadar.
Are you okay? Yeah, I'm fine.
- İyi misin? Evet ben iyiyim.
Stop fussing over me. I'm fine.
- Benim üzerime titremeyi bırak. Ben iyiyim.
Who am I to complain?
- Ben kimim ki şikayet edeceğim?
Who am I? Where do I come from? Is there life after death? What is the meaning of life on earth?
- Ben kimim? Nereden geliyorum? Ölümden sonra hayat var mı? Dünyada yaşamın anlamı nedir?
He likes jazz, and so do I.
- O jazz sever, ve ben de öyle.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.
My wife usually doesn't drink coffee at night, and neither do I.
- Karım genellikle gece kahve içmez ve ben de içmem.
He doesn't speak French, neither do I.
- O, Fransızca konuşmaz, ben de.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
Nobody talks to Tom except you and me.
- Sen ve ben hariç hiç kimse Tom'la konuşmuyor.
John wants to see you and me.
- John, sen ve beni görmek istiyor.
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.