Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
- Tom put all his belongings in a small suitcase.
Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
- Are these all your belongings?
Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.
- Tom sold all of his belongings.
Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
- Tom put all his belongings in a small suitcase.
Tom tüm varlıklarını kaybetti.
- Tom lost all his belongings.
O onun gitmesini ve tüm özel eşyalarını almasını istedi.
- She asked him to leave and take all his belongings.
Kim özel eşyalarını toplantı odasında bıraktı?
- Who left their belongings in the meeting room?
Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
- Are these all your belongings?
Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
- They are all my personal belongings.
Hayvanı yakalamak için bir tuzak kurdu.
- He set a trap to catch the animal.
Onlar tilkiyi bir tuzakla yakaladılar.
- They caught the fox with a trap.
Üçüncü yıldız belirli bir krala ait oldu.
- The third star belonged to a certain king.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Brian eşyalarını geride bıraktı.
- Brian left his belongings behind.
Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
- Are these all your belongings?
Yanıp sönen efektler epilepsi nöbetlerini tetikleyebilir.
- Strobing effects can trigger epileptic seizures.
Özel efektler mükemmel.
- The special effects are excellent.
Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
- We regarded the document as belonging to her brother.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.
- The suspect had to lay all his personal effects on the table.
Kişisel eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?
- May I leave my belongings on the bus?
Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
- They are all my personal belongings.
Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.
- The suspect had to lay all his personal effects on the table.
You don’t belong here — get out.
That house belongs to me.
Suppose x belongs to \mathbb{R}... (-- written: x \in \mathbb{R}).
I don’t belong to them!.
A need for belonging seems fundamental to humans.