Maybe you'll come back to me?
- Belki bana geri döneceksin?
Maybe we can make a deal.
- Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
I studied for perhaps two hours.
- Belki iki saat boyunca ders çalıştım.
Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
- Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
Can you possibly help me?
- Belki bana yardımcı olabilirsiniz?
The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
- Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
Maybe Tom has problems.
- Belki de Tom'un sorunları vardır.
In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
- Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
I'm probably hungrier than you are.
- Ben belki de senden daha açım.
I'm very busy so probably I won't be able to come tomorrow.
- Çok meşgulüm, bu nedenle belki de yarın gelemeyeceğim.
I took my umbrella lest it rain.
- Belki yağmur yağar diye şemsiyemi aldım.