belirler

listen to the pronunciation of belirler
Türkisch - Englisch
specifies
third-person singular of specify
belirle
{f} determined

The lawyer determined his course of action. - Avukat eylemin rotasını belirledi.

Our lives are determined by our environment. - Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.

belir
(Bilgisayar) appear

A look of contentment appeared on his face. - Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.

Scarcely had the rain stopped before a rainbow appeared. - Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.

belir
appearing
belirle
(Bilgisayar) specs
belirle
(Bilgisayar) set

I set some goals for myself. - Ben kendim için bazı hedefler belirledim.

First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle. - İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.

belirle
(Bilgisayar) identify

Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do. - Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.

Can you identify the problem areas? - Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?

belir
spring up
belirle
{f} determining

What was the determining factor in this case? - Bu durumda belirleyici faktör neydi?

belirle
stake out
belirle
determine

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

I'd like to determine the value of this painting. - Bu tablonun değerini belirlemek isterim.

belirle
appointing
belirler
Favoriten