Babylon is taken, Bel is confounded, Merodach is broken in pieces; her idols are confounded, her images are broken in pieces.
What do you think Tom's waist size is?
- Tom'un bel ölçüsünün ne olduğunu düşünüyorsun?
He put his arm around her waist.
- O, kolunu onun beline koydu.
President Lincoln wrote all five of these documents.
- Başkan Lincoln bu belgelerin tüm beşini yazdı.
The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
- Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
This chair has good lumbar support.
- Bu koltuğun iyi bel desteği var.
This chair has good lumbar support.
- Bu sandalye iyi bel desteğine sahip.
To determine its origin, we must go back to the middle ages.
- Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
Recently, I've been putting on a little weight around my waist. I guess it's middle-age spread.
- Son zamanlarda, belimin etrafında biraz kilo alıyorum. Sanırım bu orta yaş yayılması.
It's quite obscure what this sentence means.
- Bu cümlenin ne anlama geldiği çok belirsiz.
The meaning of this sentence is obscure.
- Bu cümlenin anlamı belirsiz.
Maybe you'll come back to me?
- Belki bana geri döneceksin?
It appeared that war would come.
- Savaşın geleceği belliydi.