I spent the whole morning waiting for something to happen.
- Bütün sabahı bir şey olmasını bekleyerek geçirdim.
I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.
- Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim.
The math homework proved to be easier than I had expected.
- Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.
You can't expect me to always think of everything!
- Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
Hold on a moment, please.
- Biraz bekleyin, lütfen.
If you hold on a moment, I will get Jane on the phone.
- Eğer biraz beklerseniz, Jane'i telefona alacağım.
Now, hang on a second.
- Şimdi, bir saniye bekle.
Hang on a minute. There's quite a few black chess pieces over there.
- Biraz bekleyin. Orada fazlasıyla siyah satranç taşı var.
You shouldn't wait here.
- Burada beklememen gerekir.
Carlos waited a moment.
- Carlos bir müddet bekledi.
The math homework proved to be easier than I had expected.
- Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.
Students are expected to stay away from dubious places.
- Öğrencilerin şüpheli yerlerden uzak kalması bekleniyor.
Tom hit the pause button.
- Tom bekletme butonuna bastı.
Tom put the key in the lock and paused a moment before he turned it.
- Tom anahtarı kilide taktı ve onu çevirmeden önce bir süre bekledi.
Waiting for a bus, I met my friend.
- Bir otobüs beklerken, arkadaşımla buluştum.
Five patients were in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
Tom is in jail, awaiting trial.
- Tom duruşmayı beklerken hapistedir.
Tom wasn't awaiting me.
- Tom beni beklemiyordu.
We need to bide our time.
- Zamanımızı beklemeliyiz.
We just need to bide our time.
- Sadece uygun zamanı beklemeliyiz.
I'll wait for him for an hour.
- Onu bir saat bekleyeceğim.
We can hardly wait for the party on Friday.
- Cuma günkü partiyi bekleyemeyiz.
Maria awaited him, but he did not come.
- Maria onu bekledi ama o gelmedi.
If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries.
- Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.
May we look forward to receiving your order?
- Siparişinizi almayı dört gözle bekleyebilir miyiz?