The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.
- Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı.
Don't expect too much.
- Çok fazla şey bekleme.
Can you hold on a little longer?
- Biraz daha bekler misiniz?
Please hold on a moment.
- Lütfen biraz bekleyin.
Hang on a minute. There's quite a few black chess pieces over there.
- Biraz bekleyin. Orada fazlasıyla siyah satranç taşı var.
Now, hang on a second.
- Şimdi, bir saniye bekle.
Please wait half an hour.
- Lütfen yarım saat bekle.
You shouldn't wait here.
- Burada beklememen gerekir.
It is expected that the tsunami surge will be ten meters or less.
- Tsunami dalgalarının on metre ya da daha az olacağı beklenmektedir.
The math homework proved to be easier than I had expected.
- Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.
Tom put the key in the lock and paused a moment before he turned it.
- Tom anahtarı kilide taktı ve onu çevirmeden önce bir süre bekledi.
Tom hit the pause button.
- Tom bekletme butonuna bastı.
Five patients were in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
Waiting for a bus, I met my friend.
- Bir otobüs beklerken, arkadaşımla buluştum.
Maria awaited him, but he did not come.
- Maria onu bekledi ama o gelmedi.
Go over there, and await further instructions.
- Oraya git ve daha fazla talimat bekle.
We just need to bide our time.
- Sadece uygun zamanı beklemeliyiz.
We need to bide our time.
- Zamanımızı beklemeliyiz.
Please wait for five minutes.
- Lütfen beş dakika bekle.
I'll wait for him for an hour.
- Onu bir saat bekleyeceğim.
Maria awaited him, but he did not come.
- Maria onu bekledi ama o gelmedi.
We always look forward to Tom's annual visit.
- Tom'un yıllık ziyaretini her zaman sabırsızlıkla bekleriz.
May we look forward to receiving your order?
- Siparişinizi almayı dört gözle bekleyebilir miyiz?