Yeni hükümetin malî sorunları var.
- The new government has financial troubles.
Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
- The rich have trouble as well as the poor.
Sana dert açmak istemiyorum.
- I do not want to cause you any trouble.
Bütün bu dertleri başına açtığım için üzgünüm.
- I'm sorry to cause you all this trouble.
O, arkadaşını havaalanında karşılama zahmetine katlandı.
- She took the trouble to meet her friend at the airport.
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
- He took the trouble to send me the book.
İşle ilgili biraz sorunum var.
- I had some trouble with the work.
Karanlıktı, bu yüzden Tom cadde işaretini okumada sıkıntı çekti.
- It was dark, so Tom had trouble reading the street sign.
Onlar bize çok az sıkıntı verdi.
- They gave us very little trouble.
Bana daha fazla sıkıntı verme.
- Don't give me any more trouble.
Tom arkadaş edinmede zorluk çekiyordu.
- Tom had trouble making friends.
Tom ciddi bir zorluk içinde.
- Tom is in serious trouble.