being the greatest possible; maximum; most extreme

listen to the pronunciation of being the greatest possible; maximum; most extreme
Englisch - Türkisch

Definition von being the greatest possible; maximum; most extreme im Englisch Türkisch wörterbuch

ultimate
son

Sonuçta, okula gitmeye son verdi. - Ultimately, he ended up going to school.

Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır. - Such considerations ultimately had no effect on their final decision.

ultimate
{s} nihai

Eğitimin nihai amacı nedir? - What is the ultimate purpose of education?

Altına ihtiyacım yok. Ben sadece nihai gerçeği arıyorum. - I don't need gold, I only seek the ultimate truth.

ultimate
{s} esas, temel: ultimate principles temel ilkeler
ultimate
(Tıp) ultimat
ultimate
en üst düzey
ultimate
en iyi
ultimate
en son
ultimate
mükemmel
ultimate
cüzlere ayrılmayan
ultimate
ultimate weapon herkesi öldürecek olan silâh
ultimate
{s} esas
ultimate
sonuç

Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır. - Such considerations ultimately had no effect on their final decision.

Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil. - The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.

ultimate
ultimate reality son gerçek
ultimate
{s} en uzak
ultimate
ultimatelyeninde sonunda
ultimate
(Tıp) Son nihayet, en uzak, ultimum
ultimate
en büyük
ultimate
nihayette
Englisch - Englisch
ultimate

Hepaticology, outside the temperate parts of the Northern Hemisphere, still lies deep in the shadow cast by that ultimate closet taxonomist, Franz Stephani—a ghost whose shadow falls over us all.

being the greatest possible; maximum; most extreme
Favoriten