Sana lokal anestetik vereceğim.
- I'll give you a local anaesthetic.
Bazı lokal şiddetli yağmur sağanaklarından dolayı oraya gitmediğimize sevindim.
- I'm glad we didn't go there because there were some localized heavy rain showers.
Napoli belediye başkanı, saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen bir Amerikalı turistten özür diledi.
- The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged.
Didocanın yerel adı cezyas mec'dir.
- The local name of Tsez is cezyas mec.
Yerel sakinler şok içinde.
- Local residents are in a state of shock.
O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
- She married a local boy.
Tom her cuma gecesi yerel bir barda şarkı söyler ve gitar çalar.
- Tom sings and plays guitar at a local bar every Friday night.
Tom yerel bir bardaydı.
- Tom was in a local bar.