Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.
- We should give Tom a chance to confess.
O, itiraf etmek için zorlandı.
- She was forced to confess.
Yalan söylemek zorunda kaldığını itiraf etti.
- He confessed he had to lie.
İtiraf etmeyi başardı.
- He did not fail to confess.
Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.
- Tom confessed to murdering Mary.
In the past, people went to church for confession. Nowadays they write on Facebook.
- Früher gingen die Leute zum Beichten in die Kirche. Heute schreiben sie auf Facebook.
Confession is good for the soul.
- Beichten tut der Seele gut.