beherbergen

listen to the pronunciation of beherbergen
Englisch - Türkisch

Definition von beherbergen im Englisch Türkisch wörterbuch

house
{i} konut

Son ev Tom'un konutuydu. - The last house was Tom's residence.

Onlar bir sosyal konutta yaşıyorlar. - They live in a council house.

house
{f} -de bulunmak
house
{i} meclis

Meclis dış yardım bütçesini kesti. - The House cut the budget for foreign aid.

Kongre'nin her iki meclisi Jefferson'un teklifini onayladı. - Both houses of Congress approved Jefferson's proposal.

hosting
konakçılık
hosting
evsahipliği

Brezlya Olimpiyat oyunlarına evsahipliği yapıyor. - Brazil is hosting the Olympic Games.

house
(Ticaret) banka binası
house
(Ticaret) ticaretevi
house
{i} hane

Binlerce haneye elektrik sağlayacak kadar güneş paneli kuruldu. - Enough solar panels have been installed to provide electricity to thousands of households.

Toplam hane halkı geliriniz nedir? - What's your total household income?

house
kamara

İngiliz Parlamentosu, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarasına bölünmüştür. - The British Parliament is divided into the House of Commons and the House of Lords.

house
ev halkı

Tom ev halkının bir parçasıydı. - Tom was part of our household.

Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur. - A household is a group that shares the same living space and finances.

house
{i} tiyatro
house
{f} barındırmak
house
siper altına almak
house
yerleştirmek
house
(Tıp) derin
house
{i} gen. b.h. hanedan
house
{f} ev sağlamak
house
{i} gösteri

Tom Mary'ye evinin bazı resimlerini gösteriyor. - Tom showed Mary some pictures of his house.

Ev bakımsızlık belirtileri gösteriyor. - The house shows signs of neglect.

house
barınmak