Binlerce asker ve sivil ölüyorlardı.
- Thousands of soldiers and civilians were dying.
Çok fazla sayıda askerler ve siviller öldürüldü.
- Huge numbers of soldiers and civilians were killed.
Eğer tarih bize bir şey öğrettiyse, o da özel mülkiyetin medeniyetin ayrılmaz bir parçası olduğudur.
- If history could teach us anything, it would be that private property is inextricably linked with civilization.
O, medeni haklarından mahrum edildi.
- He was deprived of his civil rights.
Medeniyet nükleer savaş tarafından tehdit edilmektedir.
- Civilization is now threatened by nuclear war.
Ona kibar bir cevap yazacağım.
- I will write him a civil answer.
Yerini yaşlı adama teklif etmesi, onun nazik bir davranışıydı.
- It was civil of him to offer his seat to the old man.
Davis, iç savaş istemiyordu.
- Davis did not want civil war.
Bir iç savaş tehlikesi vardı.
- There was a danger of civil war.