Aşkta, sadece başlangıçlar vardır.
- In love, there are only beginnings.
Modern felsefe 19. yüzyılda başlamıştır.
- Modern philosophy has its beginnings in the 19th century.
Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.
- I think I have to begin working on my homework.
Ne zaman başlamak istersin?
- When would you like to begin?
Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
- The beginning is the most important part of the work.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
- At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya varacak.
- She will arrive in Tokyo at the beginning of next month.
Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
- Birth is, in a manner, the beginning of death.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
- The beginning is the most important part of the work.
Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
- The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Önümüzdeki hafta başlayarak yeni bir ders kitabı kullanacağız.
- Beginning next week, we'll be using a new textbook.
Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.
- Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor.
- The roots of this tree go down deep.
O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
- At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
İlk başta işimden hoşlanmadım ama artık ondan hoşlanmaya başlıyorum.
- At first I didn't like my job, but I'm beginning to enjoy it now.
O zaman ilkbaharın başlangıcıydı.
- It was then the beginning of spring.
Kaynaklar tükenmeye başlıyor.
- The supplies are beginning to give out.
He is beginning to read a new book.
The house you want is down at the beginning of the street.
In the beginning God created the heavens and the earth.
- In the beginning God created the heaven and the earth.
In the beginning God created Heaven and Earth.
- In the beginning God created the heavens and the earth.
... And to administer them, the beginnings of politics. ...
... Well, from those humble beginnings of one device and one carrier and one country, how ...