Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.
- I think I have to begin working on my homework.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
- Birth is, in a manner, the beginning of death.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
- At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
- The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
I'm beginning to understand.
- I am beginning to understand.
In the beginning God created the heaven and the earth.
- In the beginning God created the heavens and the earth.
... Well, I'll begin with the lyric, and I will say, "Don't ...
... And let me begin by just saying how excited I am to be here. ...