bedeutsam

listen to the pronunciation of bedeutsam
Deutsch - Türkisch
(vielsagend) manali, manidar, sümullü ~ung f. l. (Wichtigkeit) ehemmiyet, önem, agirlik, büyüklük
(Tragweite) şümul
(P.) solda sifir
manali, manidar, imali, cemiyetli ~ungs.unterschied m manafarki; anlam ayriligi ~ungs.verschiebung /anlam kaymasi ~ungs.wandel m mana degisimi; anlam degismesi (od. kaymasi); Manchmal machen Wörter e-n ~ durch. Kimi vakit kelimeler baska anlamlara kayar
(ohne vernünftigen Sinn) manasiz ~ungs.losigkeit / l. ehemmiyetsiziik
-sam l. mühim; sayani kayit; mutena; bse delälet eden
manasizlik -s.voll I. ehemmiyetli
(Sinn) mana, anlam, mazmun, meal, medlul, mefhum, kavram
(Geltung) itibar; wörtliche ~ manayi hakiki; öz anlam; bildliche ~ manayi mecazi; mecaz anlam; ~ beimessen mühimsemek; ehemmiyet vermek; kaydetmek; Messen Sie der Angelegenheit nicht allzuviel ~ bei! Bu isi fazla kaydetmeyiniz! Bu meseleye haddinden fazia kıymet vermeyiniz! an ~ gewinnen ehemmiyetlenmek; an ~ einander nicht nachstehen ehemmiyette birbirinden geri kalmamak; an ~ verlieren kıymetten düsmek; Es ist zwar nicht von ~, aber ... Bir sey deme degil ama . . . (volkstüml.); von ganz besonderer ~ istisnai bir ehemmiyeti haiz olan ~ungs.element n ling. Semantem; mana unsuru ~ungs.lehre / ling. Semantik; anlambilim -ungs.los l. ehemmiyetsiz, önemsiz
Englisch - Türkisch

Definition von bedeutsam im Englisch Türkisch wörterbuch

important
{s} mühim

Arkadaşlar onun için çok mühimdir. - Friends are very important to her.

Keyfiyet, kemiyetten mühimdir. - Quality is more important than quantity.

eventful
{s} olaylı
important
önemli

Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür. - Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.

Önemli bir rolüm var. - I have an important role.

important
muazzam
eventful
olaylarla dolu
eventful
önemli olaylarla dolu
eventful
{s} ciddi
eventful
{s} maceralı
eventful
{s} önemli
eventful
hadiseli
eventfully
olaylı bir şekilde
important
{s} saygın
important
ehemmiyetle
important
{s} ciddi

Dergi senatöre karşı birçok ciddi suçlama yaydı. - The magazine spread many important charges against the Senator.

important
importantlyönemle
important
{s} sözü geçer
important
{s} okkalı
Deutsch - Englisch